Fenerbahçe 1–1 Trabzonspor: Yoğun iç saha oyunu bu kez sonuç vermedi

Ligde sezonun ilk derbisi farklı karakterdeki devreleriyle güzel bir taktik mücadeleye sahne oldu.

Emre Özcan
Tardini
Published in
7 min readSep 2, 2019

--

Fenerbahçe’nin harika ilk hafta performansından sonra Başakşehir deplasmanından son anda çıkardığı üç puan, Trabzonspor’a karşı yeni bir testi beraberinde getiriyordu. Gazişehir maçındaki mükemmel ilk yarının benzeri periyotlar ligin sezona en iyi başlayan ve en kaliteli takımlarından birine karşı da işleyecek miydi? Yoksa ortaya bazı arızalar mı çıkacaktı? Ev sahibinin önünde çok soru vardı ve Trabzonspor’un 90 dakika boyunca yaptıklarıyla ortaya iyi cevaplar çıktığını söylemek mümkün.

Fenerbahçe, sahaya Başakşehir deplasmanında olduğu gibi Gazişehir maçına göre üç farklı oyuncuyla çıktı. Sağ kenarın ilk haftaya göre komple değiştiği takımda Ozan Tufan’ın sağ beke geçmesiyle boşalttığı yerde de yine Başakşehir maçında olduğu gibi Tolga Ciğerci vardı ve takım sahaya dört hücumculu (bu sezonki muhtemel klasiği) 4–2–3–1'le çıktı.

Trabzonspor’da ise sezonun ilk dört maçında sıralı bir şekilde stoper rotasyonunu ikili olarak değiştiren Ünal Karaman, bu maçta da sırası gelen geçtiğimiz sezonun ikilisi Hüseyin ve Hosseini’yle maça başladı. Abdülkadir Ömür’ün sakatlığıyla birlikte ondan boşalan yere Donis Avdijaj’ı yerleştiren başarılı teknik adam, en önde yine Sörloth tercihinde bulunup arkasına Ekuban’ı yerleştirerek cesaretli bir 11'le Kadıköy’e çıktı. Onlar da sahaya kendi klasikleri olan 4–2–3–1 şeklinde çıktılar ve orta sahayı da Sosa-Parmak ikilisiyle oluşturdular.

En önde Alexander Sörloth tercihi aslında Ünal Karaman’ın kafasındakileri biraz ifade ediyor olabilir. Her ne kadar kontralarda sırtı dönük oyun ve servis becerisiyle ön plana çıkabilecek olsa da onun hedef santrfor özelliği arkasındaki Ekuban ve sol kenardaki Nwakaeme’yle birlikte Ünal Karaman’ın hemen her maçta belli ettiği oyunu oynama isteğini de ortaya koyuyordu. Nitekim maça da o istekle girdiler.

Maçın ilk dakikaları içinde hem topluca rakip sahaya gitmeye çalışan hem de özellikle Fenerbahçe savunmadan çıkmaya çalışırken agresif bir ön alan baskısıyla rakibini karşılamak isteyen Trabzonspor, tek planını kontra üzerine yapmış gibi durmuyordu. Abdülkadir Ömür’ün pas kalitesi yerine Donis Avdijaj tercihi her ne kadar deplasmanda oynanan oyunla birlikte hızlı çıkışları da işaret etse de Ünal Karaman oyunu daha karma bir şekilde görmeye çalıştı. Fakat Fenerbahçe’den yine çok erken bir reaksiyon ve iştah geldi.

Gazişehir maçının ilk yarısını domine eden ve ilk 45 dakikayı %80'lik topla oynama oranıyla bitiren Fenerbahçe’nin o maçtaki iştahı sezonun açılış ve ilk iç saha mücadelesi, Gazişehir’in de yeni ve toplama takım olması üzerinden görüldü ki bu faktörlerin de o oyunda önemli yer tuttuğu elbette söylenebilir. Fakat özellikle Trabzonspor’a karşı da ilk çeyrekte aynı oyunu oynamayı başardılar. Topu aldıkları anda çok hızlı bir şekilde ilk presi atlatıp Vedat Muriqi’in sırtı dönük oyunuyla ikinci bölgeye geçtiler ve oraya yerleşmekte de sıkıntı yaşamadılar. İlk 15 dakika geçtiğinde Fenerbahçe’nin top sahip olma oranı %82'ydi. Garry Rodrigues’in Max Kruse’yle yaptığı ikiye bir sonrasında buldukları gol skoru lehlerine çevirdiği gibi ilk 17 dakikadaki baskıları ve topla becerileri de Ünal Karaman’ın 11'ini taca çıkardı.

Alexander Sörloth, topun Trabzonspor’da hiç kalmadığı bu periyotta tamamen bir kullanım fazlasına döndü. Fenerbahçe’nin oyun ritmiyle birlikte öndeki presleri de etkilendi ve savunma kontrolünü de kaybettiler. Ne var ki gole çabuk bir reaksiyon göstermeyi başardılar. 17. dakikada gelen 1–0'dan sonra golü buldukları 27. dakikaya kadar topu almayı başardılar (o periyotta %56 Trabzon) ve o bölümde de Sörloth’u bir hücumda istasyon olarak kullanıp onun getirdiği top ve ceza sahasında üzerine çektiği dikkat sayesinde Ekuban’la eşitliği yakaladılar. 17–27 arasındaki periyot muhtemelen Ünal Karaman’ın daha çok oynamak istediği bir periyottu ve maçtaki ana plan da o bölümü işaret ediyordu. Fakat 1–1'den sonra reaksiyon sırası yeniden Fenerbahçe’ye geçti ve ilk yarının kalan bölümü de ev sahibinin hakimiyeti altında geçti. 45 dakikada Trabzonspor’da işlemeyen çok şey vardı ama en çok dikkat çekenlerden biri özellikle merkez orta saha savunması ve savunma önü koruması oldu.

(Görüntülere tıklayarak büyütebilirsiniz)

Trabzonspor oyunun özellikle Fenerbahçe’nin etkili olduğu ilk bölümünde rakip savunmaya ve topa baskıyı organize bir şekilde yapamadı. Görüntülerde de ortaya çıktığı gibi topa ve rakibe giderken arka dörtlü bu baskıyı desteklemedi. Abdülkadir Parmak ve Jose Sosa da kendi bölgelerinden fazla uzaklaştılar. İkisi birleşince Fenerbahçe’nin oyun kurduğu bölümlerde savunma dörtlüsüyle orta saha arasında yukarıdaki gibi devasa boşluklar ortaya çıktı.

Benzer bir hatanın arkasından 4. dakika içinde o boşluğu Vedat üzerinden değerlendiren Fenerbahçe, 5'e 4 yakalayarak önemli bir pozisyon üretti. Yine yukarıda 4.49'daki pozisyonda sağ stoper Hüseyin Türkmen’in de Garry’ye gitmesi nedeniyle Vedat ve Deniz ikilisi Trabzonspor’un sol stoper-bek çiftiyle ikiye iki kaldılar. Fenerbahçe topu o bölgeye geçirse yine çok net bir pozisyon üretme şansını elde edecekti fakat olmadı. Dolayısıyla Trabzonspor hem baskıda hem de yerleşik savunmada ciddi hatalar yaptı ve bunların bazıları Fenerbahçe’nin önemli şanslar bulmasına neden oldu.

İlk yarının yaklaşık 35 dakikasını çok yoğun bir şekilde geçiren ev sahibi, hem Trabzonspor’un verdiği geçiş imkanlarını atak sonlandırarak bitirdi hem de topa sahip olma oyununda da direkt bir takıma göre iyi işler çıkardı. Özellikle oyunu rakip yarı sahaya yığdıkları süreçte Trabzonspor savunması önüne yerleşimleri de gayet iyi gözüktü ve özel gelişimler sağlayabilecekleri ikili oyunları da dikkat çekti.

Vedat Muriqi, Fenerbahçe’nin set oyununda oldukça önemli bir yer tutuyor. Özellikle ilk iki hafta golcülüğü dışında sırtı dönük oyunu ve top tutma meziyetlerinin de zirvede görünmesiyle birlikte kalıplı yapısı Fenerbahçe’ye bu maçta da fırsatlar verdi. 30. dakikanın başında Fenerbahçe stoperleri geriden oyun kurarken derine inerek Hosseini’yi de(yeşil yuvarlak) yanına çekmesi sonrasında sol stoperin boşalttığı alana Tolga Ciğerci’nin attığı koşu ilk yarıda birkaç defa tekrarlanan aksiyonlardan biriydi. Vedat’ın derine indiğinde arkasında dublaj yokken yüzünü hemen kaleye dönüp etkili servisler yapabilmesi bir stoperin onunla birlikte çıkmasını zorunlu hale getiriyor. Trabzonspor’un savunma kaymalarını ve merkezden boşluk kapatmaları iyi yapamadığı anlarda Vedat önemli sorunlara sebep olabilecek aksiyonlara girdi. Bu pozisyonda Tolga’nın koşusu takım arkadaşları tarafından pasla görülmedi ama denemelerin tekrarı Vedat üzerinden bir set oyunu çabası olduğunu gösteriyor gibiydi.

Sarı-lacivertlilerin yine set oyununda sol kenardaki Garry Rodrigues’i de farklı bir rolde kullandığı görülüyordu. Garry atletizmi ve bire birdeki etkili driplingleriyle çizgiye basıp rakip savunmayı genişletebilen bir oyuncu. Ama Fenerbahçe’nin topa sahip olduğu dönemlerde zaman zaman içeride konumlanan, bazen de özellikle çizgiden içeriye koşular atan bir ön oyuncusu rolündeydi. 43. dakika içinde Fenerbahçe’nin kendi solundan geldiği pozisyonda sol kanattan içeriye şiddetli koşuyu atan Rodrigues, rakip sağ bek Pereira’yı da yanında götürdü ve arkasında büyük bir boşluğa sebep oldu. Kruse’nin ceza sahası yayındaki Vedat’ı verkaçta kullanarak Garry’nin sürüklediği Pereira’dan kurtulmasıyla sol çaprazdan net bir fırsat buldu fakat değerlendiremedi. Garry’nin sürekli içeri attığı koşularla açtığı sol ön kulvarları Max Kruse tarafından istikrarlı bir şekilde değerlendirilmeye çalışıldı. Fenerbahçe’nin tek golünde de Garry-Kruse üzerinden oynanan ikiye bir bu potansiyel uyumun saha içindeki tezahürlerinden biriydi.

İkinci yarı

İlk yarıdaki Fenerbahçe hakimiyeti, Abdülkadir Ömür’ün yokluğu ve Trabzonspor merkezinin problemleri oyunun dinamikleriyle birlikte Ünal Karaman’a muhtemelen bir işarette bulunuyordu. Etkili olunan 10 dakikalık periyotta topa sahip olunması ve Sörloth’un varlığı deplasman ekibinin tek şansının kendi klasikleri olan topa sahip olmaktan geçtiğini gösteriyor gibiydi. Fakat Ünal Karaman farklı bir tercihte bulundu. Orta saha zaafiyetinin farkında olduğunu ikinci yarının başındaki değişikliğiyle gösterdi ve Trabzonspor’u ikinci yarıya daha farklı bir mantaliteyle çıkardı.

Orta saha oyuncusu Doğan Erdoğan’ın oyuna girmesi ve Avdijaj’ın kulübeye gitmesiyle birlikte merkez orta sahayı üçleyen Ünal hoca, Ekuban’ı sağ kanada gönderdi. Merkezin üçlenmesi ve safların sıkılaştırılmasıyla birlikte Trabzonspor ilk yarıdaki alanları vermediği bir savunma set oyununa döndü. Fenerbahçe’yi derinde bekledikleri ikinci yarının başında ev sahibine fazla tempo yaptırmadılar ve oyunu da tutmayı başardılar. Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki 35 dakikalık temposu, ikinci yarının başındaki Trabzonspor reaksiyonu ve ligin henüz başı olması itibarıyla çok yükselmeden devam etti ve zaman ilerledikçe de düşmeye başladı. Ersun Yanal kısa aralıklarla Deniz-Garry ikilisinin yerine Zajc ve Ferdi’yi alarak tempoyu ve yaratıcılığı tazelemeye çalıştı. Ünal Karaman ise tam o dönemde Yusuf Sarı’yı günün kötülerinden Abdülkadir Parmak’la değiştirerek ikinci bir reaksiyon verdi Yusuf’u sağ kenara çekerek Ekuban’ı tekrar Sörloth’un arkasına gönderdi. Kenarlara tekrar kontracı bir hüviyet kazandırılması Fenerbahçe’nin ikinci yarıda aldığı risklerin de göz önüne alındığını gösteriyor gibiydi.

Fenerbahçe son yarım saatte bekleriyle birlikte rakip yarı sahaya gitti. Savunma önünde net bir tutucunun olmaması stoper ikilisini geride yalnız bıraktı ve yukarıdaki gibi Fenerbahçe kanatlarında derin boşlukların olduğu görüntüler ortaya çıktı. Deplasman ekibi bu boşlukları hem Nwakaeme hem de Yusuf Sarı’yla değerlendirdi ve oyun da son çeyrekte daha gidip gelen ve iki takıma da göz kırpan bir kimliğe büründü. Ne var ki iki ekip de pozisyonları değerlendiremedi ve maç 1–1 sona erdi.

Sonuç

Fenerbahçe, Ersun Yanal’la birlikte oyunda net gelişimler gösteriyor ve daha fazlasını da vadediyorlar. İç sahada ilk devrelerde ortaya konan oyun yoğunluğu henüz ikinci devrelere taşınabilmiş değil. Fakat hem direkt oyunu hem de seti oynamayı becerebilen çok yönlü hücumcularla oyunun iki yönünde de iyi görünüyorlar. Özellikle topa sahip olma oyunu içindeki bazı aksiyonları gerçekten umut vadediyor ve Luiz Gustavo’nun gelişiyle birlikte bu oyunu daha rahat oynamayı da başarabilirler.

Trabzonspor ise kötü bir hafta arası periyodundan sonra Abdülkadir’in yokluğuyla geldikleri önemli deplasmandan yenilmeden çıkmayı başardı. Ünal Karaman’ın ana planı ilk yarıda işlemedi fakat devrede verdiği reaksiyon rakibi sınırladığı gibi topsuz oyunu çok daha iyi oynayan bir Trabzonspor’u da ortaya çıkardı. Sörloth set oyunundaki tüm kalitesine rağmen sert deplasmanlarda soru işareti olacak gibi görünüyor fakat özellikle Sturridge’in takıma yerleşmesi ve Abdülkadir’in dönüşüyle onların da oyunu birkaç seviye yukarı taşımalarını beklemek sürpriz olmaz.

--

--