Fragman: Manchester City-Liverpool

Büyük mücadele öncesinde Pep Guardiola ve Jürgen Klopp’u hangi sorular bekliyor?

Emre Özcan
Tardini
Published in
8 min readNov 7, 2020

--

Premier League’deki City-Liverpool mücadelesi bir süredir Avrupa futbolunun zirve rekabeti haline gelmiş olabilir. 2010'lara damga vuran El Clasico’nun Cristiano Ronaldo’nun ayrılışıyla aldığı darbe, Lionel Messi’nin beklenmedik mutsuzluğuyla derinleşti ve son Barcelona-Real Madrid maçında gördüğümüz gibi bu büyük eşleşmenin tadı eski lezzetinden çok uzakta. Bundesliga’nın Der Klassiker’i her zaman için belirli keyfi verse de rekabetin düşüklüğü o eşleşmeyi de en yukarıya çıkmaktan alıkoyuyor. İtalya Serie A’da ise birçok büyük kulüp olmasına rağmen yine Juventus’un 9 yıllık hakimiyeti sayısız yüksek profilli maçı barındıran bu ligden de çok büyük bir rekabetin çıkmasını engelliyor. Bu nedenle hem Premier League’deki mücadeleleri hem de Jürgen Klopp’un Pep Guardiola’ya meydan okumasının ortaya çıkardığı sonuçlar, Manchester City’yle Liverpool’un maçlarını şu anda Avrupa’nın en beklenen 90 dakikaları haline getirmiş durumda. İki ekibin bu sezonki ilk eşleşmesi de geldi çattı. Pazar günü oynanacak büyük mücadele öncesinde iki takımda ortaya çıkan bazı problemler bu 90 dakikayı etkileyecek birden çok soruyu beraberinde getirmiş durumda.

1-Liverpool’un hücum hattı nasıl olacak?

Liverpool’a imzaladığı günden beri Manchester City’yle 14 maç oynayan Kırmızılar’da Roberto Firmino bu 14 maçın tamamına ilk 11'de çıktı. Ne var ki Brezilyalı forvet sezona pek de iyi bir başlangıç yapamadı. İlk 7 haftada sadece bir gole imza atabilen Firmino, 23 Ocak’taki Wolves maçından sonra oynadığı 22 maçta toplam iki gol atabildi. Liverpool’da oynadığı süre boyunca skorerliği zaman zaman eleştirilen başarılı forvet için Şampiyonlar Ligi’ndeki Atalanta maçı farklı bir dönemi işaret ediyor olabilir.

Bundan tam 10 gün önce Midtjylland maçına yedek kulübesinde başlayan Roberto Firmino’nun yanında görev arkadaşları Sadio Mane ve Mohamed Salah da oturuyordu. Fakat Salı günü oynanan Atalanta maçında Firmino yine kenarda otururken Salah ve Mane ilk 11'e dönmüş, sezona ligde beklentilerin ötesinde girmiş Diogo Jota da en uçta kendisine yer bulmuştu. Sheffield United’a ve sonradan oyuna girdiği West Ham’a karşı attığı gollerle Liverpool’un ligde aldığı galibiyetlerde önemli rol oynayan Portekizli oyuncu, Firmino’nun yerini aldığı Atalanta deplasmanında yaptığı hat-trick’le farklı bir tartışmayı da beraber getirdi: Jota, Firmino’nun yerini alabilir mi? Bu, genel konseptte tartışmaya açık bir soru olabilir. Fakat rakip Manchester City’yken değişkenler çok fazla ve bu maç için gelenekler üzerinden gitmek Jürgen Klopp adına daha doğru gözüküyor.

Jota’nın ilk 11'e girdiği ilk maç olan Sheffield United mücadelesi aynı zamanda Jürgen Klopp’un 2018/2019 sezonunda da bir dönem kullandığı 4–2–3–1 sisteminin de dönüş maçı olmuştu. O yüzden Jota’nın City’ye karşı yüksek formuyla ilk 11 başlaması bu yapı üzerinden de değerlendirilebilir. Ne var ki Sheffield’a karşı ortaya konan vasat oyun, orta sahanın nicelik olarak ikiye düştüğü düşük yoğunlukla birleşince City gibi bir takıma karşı bu tercih çok büyük bir risk olabilir. Peki Atalanta maçındaki üçlü hücum hattı? Orada da bilinmeze gitmektense garantiye oynamak Alman hoca için mantıklı görünüyor.

Atalanta, önde baskı yapan ve topsuz oyunda olduğu gibi toplu oyunda da savunma hattını sürekli öne çıkaran bir takım olarak Diogo Jota için uygun bir rakipti. Atalanta savunmasının arkasındaki alanları hayal eden Klopp, Mane ve Salah ikilisinin yanına o alanları rahat kat edebilecek üçüncü bir oyuncuyla planını yaptı ve bunda başarılı oldu. City de kağıt üzerinde Atalanta gibi savunma hattını öne çıkaran bir takım. Ama artık Liverpool maçlarını eskisi gibi oynamıyorlar ve bu eşleşme Liverpool’un sezondaki tüm mücadelelerinden çok daha kompleks. Diogo Jota şu anda hücum oyununda Roberto Firmino’ya göre çok daha formda ve moralli. Son üç maçta attığı beş golle kendine olan güveni de tavan yapmış durumda. Fakat City maçları her zaman topun rakipte olduğu anları da maksimum dikkatle planlamanız gereken mücadeleler. Roberto Firmino hala dünyanın en iyi savunma yapan santrforları arasında zirvede ve top rakipteyken özellikle City’ye karşı çok önemli bir role sahip. Gerek presi başlatan oyuncu olması gerek City stoperlerinin topu savunma önünde oynayan oyun kurucuya geçirmesini yaptığı gölge markajla engellemesi onu bu maç özelinde taktik olarak farklı bir yere koyuyor. Tüm bunların yanında Mane ve Salah’la birlikte sayısız City maçına çıktı ve Pep Guardiola’ya karşı çok önemli galibiyetlerin hep merkezinde yer aldı. Orta blok presinde de, önde baskıda da, gölge markajda da, pas kanallarına baskı yapan ön yapıda da Mane, Salah ve Firmino’nun birlikte oynama alışkanlığı çok önemli. Tüm bu nedenler bu üçlüyü maç öncesinde favori haline getiriyor ama ana planları genellikle kusursuz olan Jürgen Klopp’un bu sezonun farklı City’sine karşı farklı sürprizleri de olabilir.

2-City’nin üretkenlik problemi

Pep Guardiola basın toplantısında belirttiği gibi Sergio Agüero ve Gabriel Jesus’u şu ana kadar çok fazla kullanamadı. Çok uzun bir sakatlık sürecinden Arsenal maçıyla dönen Agüero, iki maç oynadıktan sonra yeniden sakatlandı. Sezonun ilk maçında Wolves’a karşı oynayan Jesus ise o maçtan beri forma giyemedi. Agüero bu maçta da kadrodaki yerini alamayacak fakat Şampiyonlar Ligi maçıyla dönen Jesus şu anda Guardiola’nın elindeki opsiyonlar arasında yer alıyor. Liverpool’un oyun yoğunluğuna karşı ilk 11'de çıkıp çıkmayacağı ise şu an için belirsiz konulardan biri. Fakat City’nin Jesus’a ihtiyacı var.

Takımların hücumdaki yaratıcılıkları ve üretkenlikleriyle ilgili fikir veren gol beklentisi istatistiğinde ilk 7 haftada ortaya çıkan sonuçlar Manchester City açısından büyük problemi de ortaya koyuyor. Maç başına 1.27'lik bir gol beklentisine sahip olan Guardiola’nın takımı bu istatistikte ligin 7. sırasında yer alıyor. Geçtiğimiz sezon Liverpool’un arkasında büyük puan farkıyla ikinci olan City, aynı istatistikte maç başına ortalama 2.24'le 1.78'lik Liverpool’a önemli bir fark atmıştı. Şampiyonluk sezonlarında da yine ligin net farkla gol beklentisi lideri olan Manchester City, 2016/2017'de Antonio Conte’nin şampiyon yaptığı Chelsea’nin arkasında üçüncü olurken dahi üretkenlik liderliğini elinden bırakmamıştı. Şu anda ilk sıradaki Liverpool’un büyük farkla arkasında oldukları gibi Aston Villa, Everton ve West Ham gibi takımlardan bile daha az pozisyon üretmiş durumdalar. Bu da Pep Guardiola’nın kariyerinde ilk kez 6. maçlar sonunda bir takımında çift haneli gol sayısını göremediği bir sezonu beraberinde getirmiş durumda.

Takımın üretkenliğinde santrforun getirdiği bağlantı oyunu büyük faktörlerden biri. Agüero ve Jesus’un yokluğunda sahte dokuz olarak Raheem Sterling, Riyad Mahrez ve Ferran Torres’i kullanan Guardiola, son olarak Torres’ten önemli katkılar almayı başardı. Fakat Liverpool’un yoğunluğuna karşı genç oyuncuyla ileri ucu bağlamaya çalışmak işlemeyebilir.

Kevin De Bruyne’nin iki maçlık yokluğu da kısa vadeli üretkenliğin düşüşünde mutlaka önemli faktörlerden biri. Fakat Guardiola’nın dediği gibi City, David Silva’nın küçük alanlardaki büyük becerisini de şu ana kadar fazlasıyla arıyor gibi görünüyor. Hem hücum hattında hem merkez orta sahada hem de savunmada Guardiola, hala istediği hatları ortaya çıkarabilmiş değil. Liverpool maçı ise bunun için iyi bir başlangıç olabilir.

3-Topa kim sahip olacak?

2017/2018 sezonunun ikinci yarısında Liverpool’un Manchester City’yi 4–3 yendiği maç o sezonun şampiyonu City’nin sadece yenilmezliğini elinden almamış, aynı zamanda Guardiola’nın takımı sahada sürklase olurken yeni bir rekabetin ortaya çıkmasını sağlamıştı. Sezonun ilerleyen bölümünde Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde tekrar eşleşen takımlar Liverpool’un galip geldiği iki maç daha oynamış ve o maçların senaryosu da hep aynı şekilde gerçekleşmişti: City’nin topu aldığı, kendi oyununu oynamaya çalıştığı maçlar. Bu üç maçta sırasıyla %64, %66 ve %68'lik topa sahip olma oranları çıkaran Pep Guardiola, Liverpool’u kendi oyunuyla yenmenin zor olduğunu çabuk anladı ve ertesi sezonla birlikte toptan feragat etmeye başladı.

2018/2019 sezonunun 8. haftasında Liverpool deplasmanına çıkan Manchester City, topla sadece %51'le oynayıp kaleye altı şut attığı sıkıcı bir maçtan gol yemeden ve 0–0'la çıkmayı başardı. Riyad Mahrez maçın son dakikalarında City’nin kazandığı penaltıyı ağlara gönderebilse Guardiola o maçtan üç puanı dahi alabilirdi. Sezonun ikinci yarısındaki rövanş maçında oranı %49.6'ya düşen City maçı 2–1 kazandı ve o maçlardan çıkardığı 4 puan sezon sonunda 1 puan farkla şampiyon olmalarında kilit rol oynadı.

Geçtiğimiz sezon da değişen pek bir şey yoktu. Ligin ilk yarısında Liverpool’a 3–1 yenilirken topla %55'le oynayan City, ligin ikinci yarısında rakibini 4–0'la geçerken %47'ye düşüyor ve Pep Guardiola’yla en düşük topa sahip olma oranını ortaya çıkarıyordu.

Dolayısıyla City için Liverpool’a karşı topu almak yapılabilecek en büyük hatalardan biri olarak gözüküyor ve Guardiola bu konuya muhtemelen dikkat edecektir. Fakat Jürgen Klopp için de tam tersi geçerli. O yüzden erken gelecek bir gol iki teknik adamın bu konuya dair yaptıkları tüm planı çöpe atabilir ya da çok daha kuvvetlendirmesini sağlayabilir. Topun kimde ne kadar kaldığı maçın sonucunda birinci dereceden rol oynayacak.

4-Sol bekte Joan Cancelo mu oynayacak?

Milli takımda sakatlanarak ligin ilk üç maçını kaçıran Joao Cancelo, Arsenal maçıyla başlayan süreçte ligde son üç maça 11'de çıktı. Şampiyonlar Ligi’ndeyse Guardiola, Marsilya ve Olympiakos maçlarında Zinchenko’yu 11'de kullandı. Benjamin Mendy’nin bir süre daha sakatlık nedeniyle uzak kalacağı City’de sol bek pozisyonu için Portekizli oyuncu yine favori. Fakat var olan savunma profili büyük soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

Geçtiğimiz sezonun başında 60 milyon euro’luk bonservis bedeliyle City’ye gelip yine savunma kaynaklı problemleri nedeniyle Guardiola tarafından bir türlü birinci tercih haline gelmeyen Joao Cancelo, hücumdaki iyi oyununa rağmen benzer sorunları yaşamaya devam ediyor. Üç maçlık örneklem istatistiki yönden büyük çıkarım yapmak için pek yeterli değil. Fakat rakamlar da Cancelo’nun hücum yönünden tatmin eden bir başlangıç yaptığını gösteriyor. Ancak savunmadaki bazı istatistikler için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.

Maç başına 3.6'lık bir tackle ortalamasına sahip olan ve City’nin bu kategoride en iyisi gibi gözüken Portekizli bek maçlarda o kadar da iyi görünmüyor. Sheffield United maçında biri sağ çizgide olmak üzere 1.93'lük ağır Sander Berge’den iki kez çalım yiyerek eksilen Joao Cancelo, bir pozisyonda Norveçli orta sahanın asist yapmasına neden olmaya çok yaklaşmıştı.

Yine Şampiyonlar Ligi’nde Porto maçında Luis Diaz’ın 14. dakikada sadece ters ayağının üstüne top sürerek rahat bir şekilde geçtiği Cancelo, rakibinin golü atmasına herhangi bir reaksiyon gösterememiş ve takımının 1–0 geriye düşmesinde büyük rol oynamıştı. Özellikle zayıf sol ayağının üzerine dripling yapan rakiplerine karşı cevap veremeyen Portekizli savunmacı, sol bekte Mohamed Salah’a karşı çok zorlanabilir. Mendy’nin sol bekte arkasında herhangi bir atlete sahip olmayan Pep Guardiola’nın Arsenal’e karşı sol bekte tercih ettiği Nathan Ake, Liverpool’a karşı da bir imdat çekici olarak sahaya atılabilir. Zira Cancelo’nun dışında Zinchenko da benzer problemlere sahip bir oyuncu ve hücumdan ziyade savunmayı düşünerek Liverpool maçlarını oynamaya başlayan İspanyol teknik adam için bu bölgede yapacağı tercih de sonuç üzerinde önemli bir rol oynayacak gibi görünüyor.

5-Liverpool’un merkezi kimlerden oluşacak?

Liverpool’da Thiago Alcantara’nın sakatlığı devam ediyor ve Jürgen Klopp oyuncunun maçta yer alamayacağını hafta içinde açıklamıştı. Fabinho’nun sakatlığı da onlara böyle bir durumda hiç yardımcı olmuyor. Her ne kadar Brezilyalı orta saha sakatlanmadan önce Van Dijk’ın sakatlığıyla birlikte stoper rotasyonuna kaymış gibi gözükse de bu maçta Klopp tarafından hedef maç orta sahası kapsamında Henderson ve Wijnaldum’la merkezde tercih edilme ihtimali çok yüksekti. 2018'in Ocak ayındaki 4–3'lük maçın yıldızı Alex Oxlade-Chemberlain de uzun süreli sakat olarak hala kadroya dönebilmiş değil. Hal böyleyken Alman teknik adamın elindeki opsiyonlar çok kısıtlı. 4–2–3–1'in ikili orta sahası yukarıdaki nedenler yüzünden çok mantıklı gözükmüyor. Jordan Henderson ve Gini Wijnaldum’un yanında Naby Keita ya da James Milner formaya yakınlar fakat hafif sakatlığı bulunan formda Jota’yı oynatmak için sürpriz bir ‘10 numara Firmino’ hamlesi her ne kadar Klopp bu tip maçlarda majör değişiklikleri sevmese de büyük şaşkınlık yaratmaz.

Sonuç

Uzunca bir süredir Premier League’in futbol standartlarını belirleyen bu iki takımın eşleşmesi neredeyse üç yıldır büyük bir rekabete dönmüş durumda. Birbirine oldukça zıt ama çok başarılı iki teknik adamın sürekli farklı hamlelerle maç önü ve maç içi birbirine cevap verdiği City-Liverpool maçları artık çok daha evrensel. Bu maçın kazananı şampiyonluk yolunda çok belirleyici olmayacak. Fakat sezona türlü problemlerle başlayan iki büyük takımın mücadelesinde işleri yoluna koyma ve kısa vadeli moral kazanma yönünden fazlasıyla katkısı olabilecek bu 90 dakika, ligin kısa süreli resminin ortaya çıkmasında da belirleyici olabilir.

--

--