İki tarafın da haklı olduğu maç: Liverpool 2–1 Tottenham

Emre Özcan
Tardini
Published in
8 min readDec 17, 2020

--

Geçtiğimiz hafta sonu biraz sürpriz sayılabilecek puan kayıplarıyla önemli bir fırsatı değerlendiremeyen iki takımın mücadelesinde merak edilen noktalardan biri iki hocanın maçı oynama biçimiydi. Tottenham’ın City, Chelsea ve Arsenal’e karşı gösterdiği performanslar, yine Liverpool’un en son oynadığı Top 6 maçı olan Manchester City mücadelesiyle birleşince iki hocanın maç önü tavrı çıkardıkları 11'ler eşliğinde bazı şeyler söyleyecekti. Özellikle Jose Mourinho’nun bir takım oyuncu, pozisyon ve diziliş tercihleri bu yönden maçın ilk dakikalarında ton belirleyici hamleler oldu.

Liverpool klasik 4–3–3'üyle sahaya çıktı. Eksiklerle birlikte Diogo Jota’nın formu City’ye karşı biraz sürpriz bir şekilde dört hücumculu bir 4–4–2'yi beraberinde getirmiş ve Jürgen Klopp, bu oyunculara verdiği ekstra defansif rollerle maçın kendileri adına iyi sonuçlanmasında büyük rol oynamıştı. Fakat Jota’nın kendisini 2–3 ay boyunca takımdan uzak tutacak diz sakatlığı en azından bir süre boyunca Liverpool’un 4–2–3–1 ve 4–4–2 gibi dizilişleri kullanmasının önüne geçecek gibi görünüyor. Böyle bir ortamda klasik ön üçlüsü ve son haftalarda klasik orta saha üçlüsüyle maça çıkan Liverpool’da Joel Matip’in yokluğunda savunmada Şampiyonlar Ligi maçlarıyla dikkat çeken isim Rhys Williams oldu.

Tottenham’da ise Jose Mourinho’nun son dönemdeki klasik 11'inden iki değişiklik vardı. Bunlardan biri zaman zaman tercih ettiği Lo Celso’ydu ki Arjantinli oyuncu yine Ndombele’nin yerine sahadaydı. Portekizli teknik adam sol bekteyse Sergio Reguilon yerine Ben Davies’i seçti. Rakip sağ kenarın Trent ve Salah ikilisinden oluştuğu bir ortamda Bergwijn’ın arkasında stoper özellikleri olan daha pozisyoncu bir oyuncu tercihi tamamen savunma odaklıydı. Ama maçın başlamasıyla birlikte Lo Celso’nun Sissoko ve Höjbjerg’in önünde 4–2–3–1 oynaması beklenen Jose Mourinho’nun farklı bir tercihte bulunduğunu gördük.

Heung-Min Son’u Harry Kane’in yanına ileri uca atıp takımını aynı Liverpool’un City’ye karşı yaptığı gibi klasik 4–4–2 şeklinde dizen Mourinho, sağ kenarda Moussa Sissoko’yu, sol kenarda ise Steven Bergwijn’ı kullandı. Bu yapının ortaya bu şekilde çıkmasında Jose Mourinho’nun elde etmeyi düşündüğü muhtemel iki kazanç vardı. Birincisi sağ kenara Sissoko’yu çekerek rakip sol bek Andy Robertson’un karşısına birinci sınıf bir savunmacı koymaktı. Bu aynı zamanda özellikle Arsenal maçında sahaya 4–2–3–1 şeklinde dizilen ve kenarlarda Son-Bergwijn ikilisini kullanan Mourinho’nun 1–0 sonrasında beklerini çıkarma kararı alan Arteta’ya karşı Bellerin’i Son’la takip etme kararı vermesinin getirdiği sıkıntıları görmesiyle aynı zamanda problem çözücü bir hamle anlamına da geliyordu.

Yukarıdaki görüntülü analizde de bahsedildiği gibi Mourinho’nun özellikle rakip sağ beki Son’la takip etmesi hem Güney Koreli oyuncunun zaman zaman ortaya çıkan konsantrasyon kayıplarıyla sol tarafta savunma problemlerine sebep olmuş hem de Son rakip kaleden çok uzaklaştığı için en önde sadece Kane’e sahip olan Spurs’ün kontra kalitesini dibe vurdurmuştu. Özellike ikinci yarıda Arsenal’in sağ kenarda ürettiği birkaç yarım şans sonrasında Mourinho oyuna Ben Davies’i alarak üçlü savunmaya dönmüş, Reguilon’u da wing-back yaparak Bellerin’le eşleştirmişti. Bu hamleden sonra Son’u Kane’in yanına öne çıkaran Mourinho, Bergwijn’ın da maç boyu bek gibi oynamasıyla birlikte rakibi 6–2–2 şeklinde beklemeye başlamıştı.

İşte bu 4–4–2 de Arsenal maçında ortaya çıkan hadiselerle biraz alakalı gibiydi. Bergwijn ve Sissoko’yu Andy-Trent ikilisiyle eşleştirip derine getirecek olan Mourinho, Son’u önde bırakarak aynı zamanda ciddi bir kontra tehdidini de ağır Liverpool savunmasının önüne koydu. Fakat bu kazanımların yanında muhtemel bir dezavantaj deneyimli teknik adamın önündeydi. Klasik 4–4–2'yle merkez orta saha sayısını ikiye düşüren Tottenham için rakibin yoğunluğu yüksek üçlü orta sahası problem olabilirdi. Jose Mourinho ise büyük ihtimalle 4–4–2'sine karşı Jürgen Klopp’un yapmak zorunda kalacağı hamleden medet umdu ve bu Tottenham’ın merkez orta saha problemlerini özellikle oyunun ilk bölümünde azalttı.

Rakip çift santrforla baskıya geldiği ya da orta blokta beklediği zaman oyunu iki oyuncuyla kurmak her zaman bazı tehlikeleri beraberinde getirir. Eğer Andy Robertson ve Trent gibi direkt bir şekilde öne çıkarmak istediğiniz bekler varsa çift santrfora karşı oyunu kurarken geride üçlü olmanız gerekir ve Jürgen Klopp da savunma önündeki Jordan Henderson’ı yukarıdaki ekran görüntülerinde olduğu gibi sürekli iki stoperin sağına indirdi ve oyunu üçlü kurmaya çalıştı. Bu orta sahadan bir eksilme anlamına geliyordu ve Spurs bu bölgede ikiye iki kalma fırsatını öndeki iki santrforun zorlamasıyla ilk aşamada buldu.

Salah’ın çok derinde olmasına rağmen önde Mane’nin dar kaldığı Liverpool setinde Spurs’un altılı savunmasını görmek mümkün. Derinde sol bek gibi görünen Bergwijn kadrajda yer almayan Trent’i kontrol ediyor. Sissoko ise yine kadrajda olmayan ama soldan genişlik kazandıran Robertson’a karşı teyakkuz halinde. Salah’ın derine geldiği hücumda orijinal sol bek Davies ise stoperlik kısmında görevli ve merkezde alanını koruyor.

Bu pozisyondan birkaç saniye sonra içeri kat eden Trent’le birlikte Bergwijn’ın yaptığı adam adama savunma da dikkat çekiyor. Savunma yine altılı fakat kenarlarda ön oyuncularla Mourinho resmen adam markajı uyguluyor. Sissoko yine Robertson’u kontrol ediyor ve dörtlü savunma da yine olabildiğince dar görünüyor.

Fakat 20. dakikadan sonra Tottenham, hem sağ kanatta hem de özellikle merkezde bazı problemler yaşamaya başladı.

Bu sezon takımın yükselişinde aslan payını alan Höjbjerg’in yanında fazla dikkat çekmeden muazzam performanslar gösteren Sissoko, 4–2–3–1'in çift pivotunda çok ideal bir oyuncu haline gelmişti. Taktik farkındalığı yüksek olan oyuncu Andy’ye karşı kötü bir ilk yarı çıkarmadı fakat muhtemelen yerini yadırgaması odaklı bazı pozisyonlarda dikkatsiz aksiyonlar içinde yer aldı. 21. dakikada Robertson’ı kontrol ederken İskoç sol bekin aniden depara kalkmasına reaksiyon göstermedi ve pozisyonunda kalarak Liverpool’un tehlike yaratmasında başrol oynadı.

Ama asıl problemler orta sahada, özellikle de Lo Celso’nun bölgesinde ortaya çıktı. Klasik 4–4–2'nin çift pivotu için hem biraz küçük hem de yumuşak olan oyuncu yerine Lyon’da derinde de harika işler çıkaran Ndombele, Mourinho tarafından neden tercih edilmedi bunu bilmek zor fakat Lo Celso yaptığı muazzam asiste rağmen kötü bir ilk yarı geçirdi.

24. dakikada Höjbjerg’in sağında savunma önü pozisyonunu alan Lo Celso, arkasına geçen Jones’un pek farkında değil. Normal şartlar altında arkasındaki oyuncu için pas açısını kapatması gerekirken biraz Kane’in reaksiyonsuzluğu ama ağırlıkla da kendi hatasıyla topun Jones’a geçmesini engelleyemedi. Curtis Jones topu aldıktan sonra Toby Alderweireld’le bire bir kaldı. Belçikalı stoper pozisyonda başarılıydı ama ceza sahası içinde Liverpool’a gereksiz bir fırsat verilmiş oldu.

Pozisyondan sadece bir dakika sonra Lo Celso yine arkasında olan bitenden habersiz. Soldan oyun kuran Liverpool’da Firmino klasik derine inişlerinden birini yapıyor. Firmino’nun gelişini gören Höjbjerg zamanında aksiyona başlıyor ve Lo Celso’ya yardımcı oluyor.

Eğer Danimarkalı orta saha hadisenin farkında olmasa Firmino topu alıp döndükten sonra oldukça kenarda olan Lo Celso muhtemelen reaksiyonsuz kalacak ve Firmino rahat bir şekilde savunma hattının üzerine gitme fırsatı yakalayacaktı.

26. dakikada yine Firmino’nun derine geldiği bir pozisyon mevcut. Sol içte topu alan Jones’u karşılayan Lo Celso, solundan gelen Firmino’nun bir kez daha farkında değil. Maçın en iyilerinden biri olan Curtis Jones, Brezilyalı forvetle verkaç yaparak çok kolay bir şekilde Lo Celso’nun arkasına geçmeyi başarıyor.

Sonrasında driplingle ceza sahasına yaklaşan genç oyuncu, biraz da şansının yardımıyla topun Salah’a geçmesinde rol oynadı. Mohamed Salah ise yine şansının yardımıyla topu ağlara yolladı ve Tottenham geriye düştü.

Henderson’un oyunu kurarken savunma hattına inmesi merkez orta sahaları ikiye iki bırakmış olabilir. Fakat Liverpool’da Firmino’nun rolünün ne kadar önemli olduğu bu maçın ilk yarısında bir kez daha ortaya çıktı. Onun derine geldiği anlarda yine merkezde sayısal üstünlük elde eden Liverpool, sadece 2–3 dakika içinde merkez üretimleriyle golü çıkarmayı başardı.

İkinci yarı

Dolayısıyla ilk yarıda merkezde büyük problemler yaşayan Lo Celso, her ne kadar 1–0 sonrasında harika bir asiste imza atsa da bu nedenle ikinci yarıya başlarken Sissoko’yla yer değiştirdi. Mourinho ikinci yarıda klasik çift pivotuna Sissoko-Höjbjerg’le dönüş yaptı ve Lo Celso’yu sağ kenara çekti.

Merkezdeki direnci artırınca öne daha rahat çıkma ve önde yine daha rahat basma şansını elde eden Tottenham, ikinci yarıya topa ilk yarıya göre biraz daha fazla sahip olan ve rakip kaleye daha fazla, daha çok oyuncuyla gitmeye çalışan bir görüntü çizerek başladı. Özellikle attıkları golde olduğu gibi Rhys Williams’ın arkasına ikinci yarının ilk çeyreğinde iki defa geçmeyi başaran Spurs, Steven Bergwijn’la çok net pozisyonlar da buldu.

Genç Rhys Williams maç boyunca elinden geleni yaptı ama çok büyük atletlere ve hızlı oyunculara sahip olan Tottenham’a karşı büyük problemler de yaşadı. Tottenham daha çok onun ve Trent’in arkasını hedefledi ve istediği pozisyonların muhtemelen fazlasını da buldular ama Bergwijn’ın kötü bir gününde olması ilk pozisyondaki Trent katkısıyla birlikte deplasman ekibine sadece bir gol getirdi.

Jürgen Klopp’un değişiklik yapmadan 90 dakikayı bitirdiği maçta Mourinho sağ kenardaki Lo Celso’yu 58. dakikada Lucas’la değiştirdi. Böylelikle Andy Robertson’un atletizmine karşı taze bir kuvveti oyuna gönderirken aynı zamanda ekstra bir kontra tehdidini de sahaya bırakmış oldu. Erken gibi görünen bu değişiklik çok yerindeydi. Reguilon’u Bergwijn’ın yerine oyuna aldıktan sonraysa Arsenal maçında olduğu gibi klasik bir üçlü savunmaya dönmedi ve İspanyol sol bekin Trent’i 4–4–2'nin sol önünde karşılamasını istedi.

Tottenham’ın ikinci yarıya daha iyi girdiği maçta 60'tan sonra yine tempo düştü. Fakat özellikle son çeyrekte yavaş yavaş baskıyı ve yoğunluğu artıran Liverpool özellikle sol kenardaki üretim çabasıyla maçın sonunu getirdi.

İki takımın ortalama pozisyonları maçın Liverpool sol kanadıyla Tottenham sağ kanadı arasında geçtiğini gösteriyor.

Sonuç

Son dakikada duran toptan gelen Firmino golü Liverpool için biraz şanstı. Liverpool bu golle çok kritik bir galibiyet aldı ve büyük maçların yenilmez gibi görünen Tottenham’ına karşı net bir mesajı da vermiş oldu.

Maçtan sonra iki teknik adamın tartışması ve basın toplantısında ikisinin de maçı hak ettiklerini belirtmesi de normal karşılanması gereken tepkiler olarak değerlendirilebilir. Zira Jose Mourinho yine savunma odaklı bir yapı çıkarmasına rağmen bu kez City, Chelsea ve Arsenal maçlarına göre çok daha net pozisyonlar elde ettiler. Gol beklentisinde de Top 6 derbileri içinde ilk kez bir rakiplerine üstünlük kurdular ve bunu da oyun yoğunluğu en zirvede olan Liverpool’a karşı yaptılar. Dolayısıyla Jose Mourinho bu maçtaki taktiklerinin başarılı olduğunu düşünmekte haksız değil.

Fakat Jürgen Klopp için de tam tersi geçerli. Maçın başlama düdüğüyle birlikte belki de dünyanın şu anda en formda kontra takımına karşı oyunu böylesine domine etme isteği takdir edilmeli. Maçın ilk dakikasından itibaren Liverpool topu almaktan korkmadı. Savunmasını öne çıkardı, oraya ekstra bir oyuncu koydu fakat rakibinin üstüne gitmekten de geri kalmadı. Özellikle ilk yarıda 15–35 arasını ve maçın son bölümünü çok yüksek bir yoğunlukla oynadılar. Büyük eksiklerle ve sezonun şu sürecinde asla ummayacakları bir savunma tandemiyle mücadele etmelerine rağmen şu ana kadar akademilerinden aldıkları destekle bu duruma iyi reaksiyon gösterdiler ve hak edilmiş bir liderlikle 13. haftayı bitirmeyi başardılar.

--

--