Lucas Torreira: Komple 6 numara

Galatasaray’ın yeni transferi hem toplu hem de topsuz oyunda sarı-kırmızılılara boyut katacak bir orta saha.

Emre Özcan
Published in
13 min readAug 5, 2022

--

“O çalıştığım en yetenekli 6 numara. Bizim oyunumuzun hem direnç hem de başlangıç noktası. Takımın işini her maç kolaylaştırmayı başarıyor.”

Lucas Torreira’nın Sampdoria’daki son sezonunda harika oynadığı ve Genoa ekibinin 3–2 kazandığı bir Juventus maçından sonra kulübün o dönemki teknik direktörü Marco Giampaolo, Uruguaylı orta sahayla alakalı yukarıdaki cümleleri kurar. Bu, öylesine bir iltifat değildir. 2014'te Pescara’nın Güney Amerika’dan getirdiği ve 2016'dan itibaren Sampdoria’nın Serie A seviyesinde kullanmaya başladığı Torreira’nın çok kısa sürede gösterdiği mükemmel performanslar iki yıl içinde oyuncunun Arsenal seviyesine çıkıp Premier League’de forma giymesini sağlar. Ama yetenekli savunma önünün iyi oyunları sadece kendisini yukarı çıkarmaz. Patrick Schick, Gianluca Caprari, Gaston Ramirez, Bruno Fernandes gibi oyuncular da Torreira’nın da olduğu iki sezon içerisinde Sampdoria’dan ayrılıp ya Serie A içinde daha üst takımlara ya da daha üst liglere geçiş yaptılar ki Sampdoria’dan daha üst seviyeye geçiş de sadece oyuncular özelinde gerçekleşmedi. Oyuncu Arsenal’e transfer olduktan sonraki sezon Torreira’nın yerine hiç beklenmedik bir hamleyle Albin Ekdal’ı yerleştirip ondan da harika bir 6 numara performansı çıkaran Marco Giampaolo da Milan’ın teknik direktörlük koltuğuna oturdu. Adından ilk kez, Sarri’den devraldığı Empoli’ye seviye kaybettirmeden aynı oyun parlaklığını ortaya koymasıyla söz ettiren İtalyan teknik adam, gerek 2019 yazında geldiği Milan’da gerek daha sonra görev alacağı Torino’da Lucas Torreira’yı transfer etmek isteyecek fakat başarılı oyuncuyla bir kez daha bir araya gelmeye muvaffak olamayacaktı.

Peki Lucas Torreira’nın Arsenal’de yaşadığı geriye gidişte neden neydi? Öncelikle oyuncunun Premier League performansının topyekün bir başarısızlık olmadığının altını çizmek gerek. Aksine ilk sezonunda beklentileri ağırlıkla karşılayan ve sezonun genelinde ilk 11'in önemli parçalarından biri olup parlak maç performansları çıkaran oyuncu, zamanla Unai Emery’nin gözünden düştü. Bu durum daha sonra İngiltere basınında Amy Lawrence’ın yazdığı bir yazıdan öğrendiğimize göre Emery’nin ilk başta Torreira’yı aslında istememesiyle rahatlıkla ilişkilendirilebilir.

Öyle ki 2018 yazında savunma önüne bir oyuncu isteyen Emery, eski takımı Sevilla’nın oyuncusu Steven Nzonzi’yi hedefler. Ama Arsenal’in transfer kurulu Fransız orta sahaya yaşı ve tekrar satmanın mümkün olmaması nedeniyle sıcak bakmamaktadır. Hedef olarak iki senedir Sampdoria’yla müthiş sezonlar çıkaran Torreira’yı belirlerler ve Emery’ye sunarlar. Nzonzi’yi isteme nedeni olarak boyu ön plana çıkaran ve uzun boylu 6 numaralarla oynamayı sevdiğini belirten Emery’nin önüne Torreira’nın hem pas kalitesiyle hem de top kazanma becerisiyle alakalı parlak istatistikler konunca takımın başına zaten yeni gelmiş olan İspanyol hoca fazla diretmez ve Uruguaylı orta sahanın transferine yeşil ışık yakar. Sonrası zaten başarılı sayılabilecek bir sezonla taçlanır fakat Emery’nin oyuncuyu değerlendirme noktasında bazı enteresan hamleleri olur. Bir ikili orta saha oyuncusu olmamasına rağmen Mesut Özil’in varlığı nedeniyle 4–2–3–1'e mecbur kalan Arsenal’de Emery oyuncuyu çift pivotta değerlendirmek zorundadır. Bunun dışında yanındaki Granit Xhaka’yı muhtemelen fiziği nedeniyle daha tutucu bir rolde kullanan İspanyol, Torreira’yı box-to-box olarak değerlendirir ve kendisine çok da uymayan daha önde bir pozisyon ve role rağmen oyuncu standartların üzerine çıkmayı başarır. Ama ikinci sezon bu çok da sıcak olmayan bakış biraz daha soğuyarak Matteo Guendouzi ve Dani Ceballos gibi oyuncular Lucas Torreira’nın dakikalarından çalmaya başlar. Hem Emery hem de Arsenal ikinci sezonda çok daha problemli bir görüntü verir ve kulübün de içinde bulunduğu Arsene Wenger sonrası buhran içerisinde Lucas Torreira takım içindeki odağını kaybeder. Sonrası önce çok başarılı geçmeyen bir Atletico Madrid macerası ve geçtiğimiz sezonki Fiorentina’yla yeniden diriliş. Peki Lucas Torreira, Galatasaray’da neler vadediyor?

Oyuncunun oyununu tanımlayan en önemli şey muhtemelen pas kalitesi. Lucas Torreira elbette bir Andrea Pirlo değil. Muhtemelen bir Jorginho ayak kalitesine de sahip değil. Ama bu pozisyonun İtalya’nın gördüğü son 20 yıldaki en iyi iki oyuncusunun arkasında olması onu vasat bir ayak haline getirmiyor. Pirlo’nun 2015'te Serie A’dan ayrılması sonrasında Jorginho’yla birlikte o iki yıl içerisinde İtalya’nın açık ara en iyi regista’sı olarak kabul edilen Lucas Torreira’ya bu payeyi getiren en önemli özelliği top kazanma becerisi değildi. O kesinlikle Güney Amerika köklerinin getirdiği agresiflik ve sahip olduğu top kazanma becerisiyle çok iyi bir savunmacı. Ama Jorginho’yla rekabet etmesini sağlayan şey ona göre çok daha sert bir oyuncu olmakla birlikte pas kalitesi yönünden de pek uzak olmamasıydı. Dolayısıyla Galatasaray’da yaratacağı en büyük fark da yıllardır ciddi bir oyun kurma problemi yaşayan sarı-kırmızılıların bu sorununa çare olma umudu olabilir. Bir 6 ya da 8 numara peşinde koşarken rakibi bozan ya da top kazanan oyuncu bulmak bugünün futbolunda çok zor bir futbol görevi değil. Fakat çok daha nadir bulunan iyi ayaklar bir de Torreira’nın agresifliği ve top kazanma becerisiyle birleşince ortaya oldukça komple bir paket çıkıyor. O halde Galatasaray onun ayaklarından en iyi hangi şekilde yararlanabilir sorusu Torreira’yı transfer eden bir takımın sorması gereken ilk şey olabilir. Bunun cevapları için Sampdoria dönemine gitmek pek yanlış olmaz.

Marco Giampaolo, bir Maurizio Sarri öğrencisi olarak teknik adamlığını onun öğretileri üzerinden şekillendirdi. Empoli’de Mirko Valdifiori’nin 6 numara olduğu bir baklava 4–4–2 kullanan Maurizio Sarri’den hemen sonra o takımı devralan Giampaolo, 2015 yazında Roma’dan Leandro Paredes’i kiralayarak o 4–4–2'yi devam ettirdi ve takıma kademe düşürmeden büyük saygı kazandı. 2016'da geçtiği Sampdoria’da da Napoli’ye geçtikten sonra savunma önünü Jorginho’yla oynayan Sarri’yi, Torreira’yla ve yine baklava 4–4–2'yle takip edecekti. 6 numaranın önünde çift 8 olarak Karol Linetty, Dennis Praet ve Edgar Barreto gibi hem tempo hem de teknik kalite yönünden ideal oyunculara sahip olan İtalyan hoca, 10 numarada da Gaston Ramirez, Gianluca Caprari hatta zaman zaman da Dennis Praet opsiyonlarına sahipti.

Sampdoria’nın baklava 4–4–2'sinin savunma önündeki Torreira’yla sahaya yansıması.

Torreira bu takımda gerçekten elit pasör bir regista rolüyle oynadı ve pas frekansı yüksek iki sezon geçirdi. 2016–2018 arasındaki iki Serie A sezonunda da maç başına 61 pas yapan ve takımın bu yönden en dikkat çeken oyun kurucusu olan merkez orta saha, 2018 sonrasında bu kadar net bir pasör rolünü hiçbir zaman ortaya koyamadı. Bunda kendisinden istenenler ve ona sahip olan teknik adamların mantalitesi de elbette büyük faktörlerdi. Bu nedenle Okan Buruk’un Torreira’ya nasıl bir rol biçeceği Galatasaray’daki muhtemel performansı için çıkış noktası olabilir.

Oyuncu eğer bir pas takımı yaratmak istiyorsanız savunma önünde bir Jorginho kalitesinde olmasa da her türlü pas dağıtma işini sorunsuz yapabilecek ayaklara sahip. Ama bazı eksikler ve bazı fazlalarla birlikte. Okan Buruk’un dominant bir pas hocası olmaması Türkiye’deki oyun şartlarını düşününce Torreira’yı muhtemelen yüksek frekanslı bir pas oyunundan uzak tutacak. Ama bu Sampdoria’daki harika iki sezonuna rağmen onun oyununa daha çok uyan bir rolü beraberinde getirebilir. Unutmamak gerekir ki Torreira her ne kadar 60 gibi İtalya Serie A için orta seviye bir takım için oldukça yüksek pas rakamlarına çıkmış olsa da Sampdoria o iki sezonu %52 ve %54'lük topa sahip olma oranlarıyla tamamlamış ve birçok maçı geçiş oynayarak kurgulamış bir takımdı.

Dolayısıyla ondan Pirlo ve Jorginho gibi maç başına 80, 90 hatta 100 pas (Jorginho’nun 2015/2016 Napoli sezonu) yapmasını beklemek biraz haksızlık olabilir. Torreira tam olarak öyle bir oyun kurucu değil. Ama hemen yukarıdaki görüntüdeki gibi savunma önündeki pas dağıtma işini tek toplarla ve temiz bir şekilde halledebilen oyuncu, pas kalitesiyle sahanın hemen her noktasında takımına yardım edebilen bir isim. Bunu kendisini zaman zaman önde kullanmaktan çekinmeyen Vincenzo Italiano’nun Fiorentina’sında da deneyimleme şansını elde ettik.

Lucas Torreira, Mor Menekşeler’de savunma önü oyuncusu olmasına rağmen sahanın ileri bölgelerine geçmekten çekinmediği birçok maç oynadı.

Fiorentina’nın evinde Genoa’yı 6–0 yendiği maç bunlardan biriydi. 24. dakikada Fiorentina’nın sete oturduğu bir hücumda sağ içten topu içeri taşıyan Giacomo Bonaventura, merkezde ve önde konumlanan Torreira’ya oynuyor. Bu esnada sağ bek Alvaro Odriozola savunmanın arkasına geçmiş ve içeri doğru hareketlenmeye başlamış durumda. Torreira top daha Boneventura’nın ayağından çıkmadan sağ bekin aksiyonunu görüyor…

…ve tek topla Odriozola’nın önündeki kulvara iki Genoalının arasından pası yuvarlıyor.

Başarılı orta saha, İspanyol sağ beki ceza sahası içinde topla buluşturmayı başarıyor ama Odriozola’nın savunma tarafından bloklanmasıyla pozisyon ölüyor.

İç sahada oynanan ve 4–0 kazanılan Salernitana maçının ilk yarısında da Torreira yine seti oynayan Fiorentina’nın hücumunda rakibin birinci bölgesinde. Ceza sahası önünde topla buluşan oyuncu, içeri kat etmeye başlıyor. Önü bir savunma tarafından kapatılıyor.

Tam ceza sahası yayına yaklaştığı anda topun üzerine basıp ters yöne çeken oyuncu, rakibi bakkala gönderir gibi oluyor…

…ve savunmacıyla arasında bir mesafe oluşturarak ne yapacağına karar vermeden önce zaman kazanıyor. Bu sırada Dusan Vlahovic kendisine alan açmış ve derinliği yanlış veren Salernitana stoperi nedeniyle fırsat elde etmiş durumda. Eliyle işaret ederek Torreira’dan pas istiyor.

Alanı ve zamanı çok güzel bir dönüşle elde eden Torreira, önünde yine de bir savunma seti varken topun dibine girerek yanlış pozisyon alan Salernitana savunmasını harika bir pasla cezalandırıyor.

Bu topu havada soluyla zor pozisyonda düzelten Vlahovic, bir şut şansı elde ediyor.

Fakat ters ayakla topu kaleciye nişanlıyor ve Uruguaylı oyuncunun bu harika pasına da yazık oluyor.

Arsenal formasıyla yine yazının başında belirtildiği gibi daha gelişmiş bir rolde oynayan Torreira, merkezde bir fırsat elde ediyor ve kırık bir savunmaya karşı net bir kanal içinden savunmanın dış tarafındaki Martinelli’ye bir top gönderiyor.

Fakat çok ideal bir pozisyon olmasına rağmen driplingi iyi yapamayan Brezilyalı oyuncu açıyı kapatan savunma ve ters ayağı nedeniyle bu pozisyondan yararlanamıyor.

Lucas Torreira baskı yapıp top kazandıktan sonra da tek toplarla ve pas kalitesiyle yine ikinci ve üçüncü bölgede fark yaratabilen bir oyuncu.

Sassuolo’ya karşı Firenze’de oynadıkları ve ilk yarıda 2–0 geriye düştükleri maçın ikinci yarısında topla çıkmayan çalışan savunmaya karşı Torreira ön bölgede baskıda. Chiriches topu merkezdeki Lopez’e oynuyor. Ama Torreira hemen pası alan oyuncuya baskıya gidiyor.

Tek bir hamleyle topu kazanıyor. Önde kalan Sassuolo stoperinin arkada bıraktığı boşluk tam da Dusan Vlahovic’in istediği cinsten.

Dikey pozisyon almış iki stoperin arasından topu kazanır kazanmaz Vlahovic’i gören Torreira, yetenekli santrforu kaleciyle karşı karşıya bırakıyor.

Ve golcü oyuncu bu pozisyonu affetmeyerek net bir golle skoru 2–1'e getiriyor. Önde baskı yapıp top kazanan Torreira tek bir topla güzel bir asiste imza atıyor.

26 yaşındaki orta saha, Arsenal formasıyla da benzer aksiyonları yapmaktan çekinmiyordu. Leicester maçında baskıyı sağ içten öne yaptığı çıkışla destekleyen Torreira, çizgide Kelechi Iheanacho’dan topu çalıyor. Bölgeye yaklaşan Mesut, Chilwell’in ilgisini çekmiş durumda. Dolayısıyla üçlü savunmanın sol stoperi Jonny Evans da takım arkadaşlarını 2v2 bırakmamak için oraya doğru yaklaşıyor. Bu durum Evans’la Maguire arasında büyük bir alan açılmasına neden oluyor.

Topu kazandıktan sonra içeri doğru driplinge başlayan Torreira’dan iki stoper arasındaki mesafe içerisinde pozisyon alan Alexander Lacazette pas istiyor.

O mesafeyi kapatmaya çalışan Evans beklemediği yerden, solundan deliniyor. Lacazette, Chilwell ve Evans arasından topu salan Torreira’dan hala ayağına top istiyor ama Torreira arkaya geçme düşüncesinde.

Takım arkadaşının düşüncesini geç fark eden Lacazette, üç oyuncu tarafından sarılıyor ve topu oradan çıkaramıyor. Fakat Uruguaylı oyuncu bir kez daha bir takım arkadaşını kazandığı topla birlikte ceza sahasında buluşturuyor.

Oyuncu mükemmel bir uzun topçu olmasa da bu konuda da ziyadesiyle mahir. Statsbomb’a göre geçtiğimiz sezon Serie A’da %77'lik uzun top isabet oranına sahip olan Torreira, Arsenal’deki son sezonunda %69, ilk sezonunda %67, Sampdoria sezonlarında da %56 ve %51'lik oranlara sahipti.

Fiorentina formasıyla her zaman iyi performanslar gösterdiği Juventus’a karşı merkezde bir uzun top fırsatı elde eden oyuncu, Ikone’ye 40 metrelik bir top gönderiyor.

Fakat ilk kontrolü çok iyi yapamayan Fransız oyuncu, savunmanın da açısını daraltmasıyla pozisyonu kötü bitiriyor.

Milan’a karşı sağ çizgiden yine savunma arkasına doğru hareketlenen Jose Callejon’a çok ölçülü bir top gönderiyor.

Ama Callejon da mükemmel bir driplingçi olmamasının getirdiği bir sonuçla pozisyonu sonlandıramıyor.

Kupa mücadelesinde Arsenal’i orta blokta bekleyen Blackpool’a karşı yine sağ içte pozisyon alan Torreira top istiyor.

Topu alınca kafasını kaldıran ve savunmanın önünden arkaya doğru hareketlenerek top isteyen Mkhitaryan’ı gören Torreira pasa geçiyor.

Mkhitaryan tam savunma çizgisindeyken mükemmel bir zamanlamayla uzun vuran Torreira, Mkhitaryan’ı savunma arkasına kaçırıyor.

Ama skor 2–0 onların lehineyken 10 kişi olmalarına rağmen bu uzun topla büyük fırsat elde eden Arsenal, oyuncunun atağı sonlandıramamasıyla birlikte bir golden daha oluyor.

Yani, Lucas Torreira sahanın her yerinde top kazanabilen ve sahanın her yerinde her türlü pası yapabilen, arkadaşlarını da enteresan pozisyonlara sokabilen bir oyuncu. Kariyerinde oynadığı 213 maçta sadece 13 gol, 6 asist yapmış bir oyuncu için gole ya da yaratıcılığa pek yatkın değil demek gayet mümkün ama geçtiğimiz sezonu Fiorentina formasıyla ligde 5 golle bitirmesi Arsenal kariyeriyle birlikte sahanın daha ileri kısımlarına daha çok ayak bastığının bir sağlaması olarak da değerlendirilebilir. Tüm bunlara rağmen Torreira’nın toplu oyunda bir defekti olduğuna da dikkat çekmek gerekiyor.

Oyuncu topla birlikte ve pasla öne gitme konusunda biraz çekimser.

Sampdoria döneminde bir Juventus maçında geriden oyun kuran takımında Ferrari iki Juve hücumcusu arasından Torreira’yı görüyor.

İlk dokunuşla önüne dönse ciddi bir alan kat etme ve Sampdoria stoperlerinin aştığı Juventus’un ilk hattından sonra topla birlikte siyah-beyazlıların orta saha hattını da kırma şansını elde edebilecek Torreira, hiç oralı olmadan savunmaya geri dönüyor. Bu, rakibin Juve olmasıyla, skorun 0–0 olmasıyla ve orada kaybedebileceği bir topla savunmasını 2v2 bırakabileceğinin verdiği tedirginlikle hafifletilebilecek bir davranış. Ama oldukça mahir ayaklara sahip olan bir oyuncunun negatifliği, toplu oyununda bir tereddüt olduğunu da bize fısıldıyor gibi. İstatistikler bu yönden de Lucas Torreira’nın bu defektini doğruluyor.

Oyuncu geçtiğimiz sezon Fiorentina formasıyla öne doğru pas yapma konusunda en çekimser orta saha oyuncularından biriydi. Statsbomb’a göre geçtiğimiz sezon İtalya Serie A’da forma giyen tam 100 merkez orta saha içinde %17'lik öne oynama oranıyla 75. sırada yer alan Torreira, Premier League’de de benzer bir yüzdeye sahipti. 2019/2020 sezonunda Arsenal formasıyla 80 merkez orta saha içinde %16'yla kendisine 66. sırada yer buldu. Dolayısıyla oyuncu her altı pasından sadece birini öne oynuyor.

Sonuç

Lucas Torreira bir ikili orta saha oyuncusu değil. Performansını savunma önünde ‘tek’ oynadığı zaman maksimize eden ve o alanı tek başına kontrol etmek isteyen bir oyuncu. Sampdoria’daki baklava 4–4–2'nin savunma önünde ve Fiorentina’daki Vincenzo Italiano’nun 4–3–3'ünde 6 numara olarak kariyerinin en iyi performanslarını gösterdi. Çift pivotta oynadığı Atletico Madrid dönemi kötü, Arsenal ise yazının girişindeki gibi vasat geçti. Okan Buruk ilk hazırlık maçlarında topsuz oyunda zaman zaman orta sahayı üçlü kurguladı ama özellikle son iki hazırlık maçında Emre Akbaba sadece toplu oyunda değil, topsuz oyunda da hücumun bir parçası gibi davranmaya başlamış durumda. Keza Evander ve Mertens gibi isimlerin Galatasaray için daha sık geçmeye başladığını düşününce plan da ikili orta saha olacak gibi görünüyor. Dolayısıyla Torreira’nın tek oynamayı seven bir oyuncu olması nedeniyle Galatasaray’ın yapısını ona göre oluşturması, ondan istediği performansı almasında kritik olabilir.

Ne var ki Sergio Oliveira da zirve performanslarını hep ikili orta sahada vermiş bir oyuncu. Fredrik Midtsjö’nün hem 6 hem de 8'i yedekleyebilecek çok yönlülüğü bu ikilinin arkasını tutan ve hatta uzun vadede Oliveira’nın formasını tehdit eden profiliyle Galatasaray orta sahasını istim üzerinde tutabilir. Bu üçlü birlikte nadir oynayabilecek profiller. Zira üçünün de golden uzak olması, üçlü orta sahayı bu şekilde kurgulamayı imkansızlaştırıyor. Fakat Midtsjö gibi yedek kalmak için fazla nitelikli bir oyuncuyu yedek kulübesine atmak, Torreira’nın gelişi sonrasında Galatasaray için özellikle geçtiğimiz sezonki orta saha üçlüsünü ve kulübesini düşününce de bir lütuf gibi görünüyor.

Lucas Torreira komple bir 6 numara ve Galatasaray yüksek top dışında hemen her şeyi yapabilen bir oyuncuyu 26 yaşındayken onun için gerçekten düşük ve mantıklı gelmeyen bir bonservisle bitirmiş durumda. Yüksek top ve şut dışında hemen her konuda bu ligin üzerinde bir oyuncu olarak pas kalitesi her ne kadar fark yaratacak olsa da unutulmaması gereken şey geçtiğimiz sezon Galatasaray’ın merkezde top kazanma konusunda yaşadığı problemler. Uruguaylı oyuncu oraya getireceği sertlikle bu yönden de sarı-kırmızılılara büyük bir boyut katacak ve Marcao’nun gidişiyle liderini kaybeden savunma hattının da koruyucusu olacak.

Galatasaray bu pozisyonda son 10 yılda çok özel iki oyuncu gördü. Felipe Melo ve Fernando Reges hem çok yönlülükleri hem de saha içi kaliteleriyle Galatasaray’a büyük katkılar yaptılar ve kritik şampiyonluklar kazanan yapıların parçası oldular. Uruguaylı da bu iki oyuncu gibi hem hücumda hem de savunmada takıma büyük katkı sağlayabilecek bir futbolcu. Melo’nun tersine, aynı Fernando gibi liderliğiyle soyunma odasında ya da sahanın içinde takım arkadaşlarına destekten başka bir şey vermeyen bir oyuncu olarak sarı-kırmızılıların özel bir karaktere kavuştuğunu da söylemek yanlış olmaz. Bundan sonrası Okan Buruk’un nasıl bir orta saha ve ana plan oluşturacağıyla alakalı. Galatasaray yönetimi, Seferovic’in arkasına çok geç kalmadan üst düzey bir oyuncu daha koymayı başarırsa bu sezonun tüm ihalesini genç teknik adama bırakmış olacak. Okan Buruk’un bundan rahatsızlık duyduğunu söylemek ise galiba biraz saçma olur.

--

--