Real Madrid-Manchester City yarı finali öncesi Pep’in 3+2 denemeleri

Pep Guardiola’nın Bayern maçında farklı rolde kullandığı John Stones bize neler anlatıyor?

Emre Özcan
Tardini

--

“Kyle bunu oynayamıyor. O daima büyük bir hıza sahip olacak, hatta 60 yaşında dahi bu odadaki en hızlı kişi olacak. Fakat merkezde oynamak için başka şeylere sahip olmanız gerekiyor, o ise başka meziyetlere sahip. Aslında içeri giren bek olarak Cancelo ya da Zinchenko’yla birlikte oynadığı maçlar oldu ve o maçlarda iyi işler çıkardı. Ama bu şablonda, yani arkada üçlü merkezde ikili oynadığımız düzende çift pivotta oynayamıyor.”

Manchester City’nin üç hafta önce Southampton’u mağlup ettiği maçtan sonraki basın toplantısında Kyle Walker’ın ilk 11'deki yerini neden kaybettiğine dair sorulan bir soruya Pep Guardiola yukarıdaki cevabı verdi. Onun takımlarının oyun stili itibarıyla en zayıf karnı Barcelona dönemlerinden beri geçiş savunmasıydı ve bu konuda dünyanın en hızlı savunma oyuncularından biri olarak Kyle Walker hep çok önemli bir yere sahip oldu. Walker’ın ana planlarda gözden çıkarılmasının nedenleri içinde Guardiola’nın bu cevabı son derece açıklayıcı ama işin içinde Walker’ın toplu oyunda çift pivot oynayamaması dışında başka sebepler de var gibi görünüyor. Bunun yanında Pep’in son dönemdeki bazı tercihleri de hem bu konuda bazı şeyler söylüyor hem de yakın geleceğe dair bazı önemli çıkarımlar yapmayı da kolaylaştırıyor. O Southampton maçında, önceki haftalarda olduğu gibi Pep’in sağ bek tercihi John Stones’du.

Dörtlü savunmada iki stoper ve sol bekteki Ake’yle birlikte sağ bek konumunda yer alan John Stones toplu oyunda da içeri girip Rodri’nin yanında ikinci pivotu oluşturuyor ki bu bir süredir City’de alışık olduğumuz bir toplu ve topsuz yerleşim.

Peki Walker-Stones değişiminin geçiş savunmasına getireceği dezavantajları giderirken Pep Guardiola neler yapabilirdi?

Aslında John Stones’un bu yeni rolü bir mecburiyet üzerine ortaya çıktı ve milat Zinchenko’nun sezon başında Arsenal’e transferiyle Joao Cancelo’nun çıkardığı sorunlar sonrasında Bayern’e kiralanmasına kadar gidiyor. İçeri sokabileceği iki orta saha karakteri barındıran oyuncuyu kaybeden Guardiola için böyle bir oyuncu ihtiyacı ortaya çıkardı. Bernardo Silva’yı bunu yapabilen bir oyuncu olarak sol bekte toplu oyunun orta sahacısı olarak kullandığı maçlar oldu. Hatta ligdeki ilk Arsenal maçını dahi böyle kurguladı. Ama Bernardo’yu sürekli topsuz oyunda takımın arka solunda kullanmak aslında böyle özel bir oyuncuyu oyunun merkezinden çekmek anlamına geliyordu ve Guardiola bunu sürdürülebilir olarak görmedi. Bu palyatif çözüm yerini zamanla bunu yapabilecek tek savunmacı olarak John Stones’u saptamasıyla İngiliz stopere bıraktı.

Stones’u sağ bekten içeri sokmanın geçiş savunmasına getireceği yükü boşaltmak için de bir şeyler yapmak gerekiyordu ve Pep bunun için Nathan Ake’yi sol beke yerleştirdi. Aslında bu da Pep’in Stones’dan önce yaptığı bir hamleydi ve belki de miladı Ake olarak düşünmek de gerekebilir. Zira sezonun ilk bölümünde Cancelo’nun yedek kaldığı süreçte de Ake’nin sol bekte kullanıldığı maçlar oldu ve sezonun neredeyse ilk haftalarından beri Hollandalı oyuncu hem stoper hem de sol bek rolünde mükemmel iş çıkardı. Nathan Ake şu anda City sezonunun en iyi üç performansçısından biri olarak görülüyor ve aslında bu hakkıyla aldığı bir paye. Dolayısıyla sol bekte çok çabuk, ayağı çok iyi ve müthiş bir savunmacı bulan Pep bu kez sahte bekini sağdan getirmek durumundaydı. Rico Lewis sezon başında birkaç denemede iyi performanslar gösterdi ama ondan uzun vadeli ve istikrarlı bir performans almak tecrübesi itibarıyla muhtemelen pek de mümkün değildi ve John Stones zamanla sağ bekteki sahte bek rolüne oturdu. Yani Walker’ın sahte sol bek içeri girerken sağ bekten üçüncü stoper rolüne soyunarak geçiş savunmasının askeri olduğu rol, Stones’un sağdan içeri girdiği denklemde Nathan Ake’ye kaldı ve Ake oyunun bu yönünde de mükemmel performanslar ortaya koydu. Ama City’nin çok farklı rakipleri de olacaktı ve başka önlemlere de ihtiyaç vardı. Tam iki hafta önce ortaya çıkan yeni ve beklenmedik bir rol işleri kısa vadede yine değiştirecek hamle olabilir.

Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında Bayern’e karşı Ake, Dias, Akanji ve Stones savunma dörtlüsüyle çıkan City’de rollerin aynı olması bekleniyordu. Ama maçın başlamasıyla birlikte beklenmedik bir hamle sahada tezahür etmeye başladı. John Stones rakibi karşılarken sağ bek değil de stoperdi ve sağ bek Manuel Akanji olarak görünüyordu. Toplu oyunda ise değişen bir şey yoktu.

John Stones yine orta sahacılık yapıyordu ama sağ bek-orta saha geçişleri yerini stoper-orta saha geçişlerine bırakmıştı. Onun öne çıkışıyla üçlü savunmanın sağında Akanji kalıyordu ve Nathan Ake sol bekteki rolünde geçiş savunmasının liderliğine devam ediyordu. İlk aşamada Pep’in klasik overthink’lerinden biri olarak görünen bu farklı rol ve geçişler aslında altında daha farklı açılımlar da barındırıyor olabilir. Maçın ilk yarım saatinde zaman zaman merkezde derin boşluklar oluşturan ve oynaması o kadar da kolay olmayan bu rol elbette çokça Bayern maçının ana planıyla alakalıydı. Ama bu değişim acaba biraz orta vadeli başka bir problemin çözümü için bir deneme olabilir miydi? Belki de.

Pep Guardiola sezonun ilk bölümünde orta sahayı merkezden çıkarıp indirme işini bir kez daha yaptı. Rakip Graham Potter’ın Chelsea’siydi ve bu oyuncu da Rodri’ydi.

Sol bekin Nathan Ake, sağ bekin de Kyle Walker olduğu maçta merkezde Rodri’nin tandemdeki partneri John Stones’du. Top rakibe geçtiği anda hemen derine inen ve stoper pozisyonuna yerleşen Rodri top City’ye geçtiğinde ise klasik pozisyonuna dönüyor ve orta saha oluyordu.

O maçın ilk yarı performansından hiç memnun olmayan Guardiola devrede iki değişiklik yaptı. Kyle Walker’la o maça sağ ön gibi bir pozisyonda başlayan Joao Cancelo’yu kenara aldı ve yerlerine Rico Lewis’le Manuel Akanji’yi soktu. İkinci yarıda Ake yine sol bekteydi ama sağ beke Lewis sahte bek olarak geçiş yapmıştı. Stoper tandemiyse Stones-Akanji ikilisinden oluştu. Rodri’yse toplu ve topsuz oyunda kendi mevkii olan savunma önüne döndü. Hem Walker’ın hem o maça özel Cancelo’nun genel hem de Rodri’nin savunma-orta saha geçiş performansından memnun kalmayan Pep Guardiola çok çabuk bir şekilde devrede neşteri vurdu ve ikinci yarıda yaptığı diğer hamlelerle maçı kazandı. Ama Ocak ayında bir keze mahsus denediği bu şablon, Bayern maçıyla birlikte bazı işaretler veriyor.

Guardiola bir deney yapıyor olabilir mi? Eğer öyleyse bu neyin testi olabilir? Manchester City’nin yarı finaldeki rakibi Real Madrid’in sol ön oyuncusu Vinicius Jr. acaba bu Bayern planında bir faktör müdür? Oyunun mantığı bu soruların hepsine mümkün cevabını vermemizi sağlıyor.

Şimdi John Stones’un sahte bek rolüne döndüğünü düşünelim ve Real Madrid maçını öyle kurgulayalım. Toplu oyunda iki stoperin yanından orta sahadaki Rodri’nin yanına girecek olan Stones, topsuz oyunda da dörtlü savunmanın sağ bekinde mücadele edecek.

Bu denklemde rakibi karşılarken Vinicius Jr.’la eşleşen oyuncu Stones ve Vini’nin Stones’a karşı 1v1'lerdeki çabuk üstünlüğü tartışılmaz. Peki Stones’un merkeze geçtiği denklemde topun kaybedildiği anlarda geçiş savunmasında Vini’yi karşılayacak oyuncu kim? Belki yukarıda sağdaki şablonda olduğu gibi Akanji, belki de sol stoperin Laporte olduğu formülde Dias. İki oyuncu da aynı Stones gibi Vini’ye karşı çabukluk ve hız problemi yaşayacak oyuncular. Yani City son dönemdeki kendi klasiğini oynarsa Vinicus Jr.’a karşı 180 dakikada sorun yaşamaması pek mümkün gözükmüyor. Zira sol bekteki Ake’nin Vini’ye karşı üretebileceği bir çözüm yok. O halde Real Madrid maçlarında Pep Guardiola’nın Kyle Walker’a ihtiyacı var. Peki bu normal şartlarda mümkün mü? Sol bekte Ake varken sahte bek rolüyle hayır.

Sol bek Ake ve sağ bek Walker’la içeri bek sokmak imkansız. Yukarıda sağdaki şablonda Walker’ın çift pivotta oynayamamasına dair Pep Guardiola’nın yazının girişindeki söyledikleri malum. Peki Ake orta saha oynayabilir mi? Pep’in Hollandalı oyuncuyu orada hiç denememesi bize bir şeyler söylüyor. Stoperde ve geçişlerde sol bek savunmasında harika bir sezon geçiren Ake’yi oraya kaydırmak da hem toplu oyunda dar alanda yaşayabileceği sıkıntılar (Walker kadar olmasa da) hem de mükemmel savunmacılığından biraz vazgeçmek anlamına gelmesi dolayısıyla pek mümkün gözükmüyor. O zaman solda Ake ve sağda Walker’la oynayabilmek için sahte stoper rolüne ihtiyacınız olabilir ve belki de Bayern maçındaki bu denemenin altında Vinicius’a karşı Walker’ı Ake’yle birlikte nasıl kullanabilirim sorusunun bir yanıtını bulmak yatıyor.

Belki de yatmıyor. Pep Guardiola’nın beyni futbola dair bir dehliz ve onun içine dışarıdan girmek mümkün değil. Fakat şablonlar, pozisyonlar ve roller belirli bir futbol mantığı içerisinde oluşuyor ve hocanın tercihleri de ağırlıkla bu mantık çerçevesinde oldu. Rakibin en tehlikeli oyuncusu sol öndeyse sizin sağ arkada hızlı, çabuk ve başarılı bir savunmacıya ihtiyacınız var ve Walker kısa vadedeki City başarısında geçmişteki gibi kritik bir rol oynayabilir. Bunun için bu gece oynanacak Arsenal maçı da önemli bir başlangıç olabilir. Ake’nin sakatlığı nedeniyle oynayamayacağı maçta Pep Guardiola’nın Kyle Walker’a geçiş savunmasında zaten ihtiyacı olacak gibi görünüyor. Bunun yanında Arsenal’in sol önünde Martinelli gibi ligin en atlet hücumcularından biri olması da Pep’i Walker’a mecbur edebilir. Böyle bir durumda sol bekte son dönemde forma şansı bulamayan Laporte ya da Saka’ya karşı onun yaşayacağı muhtemel problemler nedeniyle ilk maçtaki gibi bir Bernardo denemesi de gelebilir.

Pep Guardiola sürpriz sever ve belki bugün bize başka sürprizler gösterecek. Fakat Real Madrid maçları için Kyle Walker şu anda bir gereklilik gibi görünüyor. Geçtiğimiz sezon İspanyol rakibine dramatik bir şekilde elenen City’de ikinci maçın 72. dakikasında Walker’ın sakatlanması o ana kadar Vini’ye karşı muazzam bir maç çıkaran oyuncudan mahrum kalan City’yi ondan sonraki yaklaşık bir saat içinde çok bocalatmıştı. Sadece o maç bile Real Madrid ana planında Walker’ın sağ bekte büyük bir rol oynaması gerekliliğini bize söylüyor ve Chelsea/Bayern maçlarıyla birlikte ortaya çıkan yeni rol bu konuda Pep’in elini kolaylaştırabilir. Ya da hoca bunu yapmaz ve yeni bir düzenle başka bir hikaye izleriz. Ne olursa olsun harika bir 180 dakika bizleri bekliyor ve ön izleme olarak Premier League’in finalinde Manchester City-Arsenal maçı da bize muhtemelen birkaç ipucu verecek.

--

--